TÜRKİYE'NİN SERİ KATİLLERİ (2)
Hayalperest, görev güdümlü, zevk düşkünü, güç veya kontrol; ancak, yine de herhangi bir seri katilin bu kategoriler dışında çok daha başka bir itici güçten tetiklenebileceği de başka bir gerçektir.
Uzi’li Terminatör olarak anılan Erdinç Tümer; Uzi’li Terminatör ismini cinayetlerini işlediği silahtan alan Erdinç Tümer, İzmir ve Bursa’da 5 kişiyi öldürdü. Mafya tetikçisi ve tahsilatçısı olarak bilinen Tümer 4 yıl süren bir yargılanma sürecinden sonra 24 yıl hapis cezası aldı.
Kuyucu Katil olarak anılan Özkan Zengin; 2008 yılında İstanbul’da iki ayda 4 kişiyi öldürdü. Öldürdüğü insanları kuyuya attığı için medyada Kuyucu katil lakabı ile anılan Özkan Zengin, üçü eşcinsel olan 5 kişiyi öldürme suçundan tutuklanmıştır. Kurbanlarını önce döven, sonra boğazını kesen ve kuyuya atan Zengin, mahkeme tarafından 6 kez ağırlaştırılmış hapis cezasına mahkum edilmiştir. Kan donduran cinayetleri nedeniyle adlarını tarihe kara birer leke olarak yazdıran Türk seri katillerden ve işledikleri suçlardan bahsettik. Bu tür tüyler ürperten olayların tarihin karanlık sayfalarında kalmalarını ve bir daha karşılaşmamayı umuyoruz.
İddiacı Katil olarak bilinen Durmuş Anuçin; 5 kişiyi öldürdüğü 4 kişiyi gasp ettiği ve 1 kişiye tecavüz ettiği suçlamalarıyla 2002 yılında yakalandı. Verdiği ifadelerde öldürmeye seri katil Ahmet Demirci ile girdiği iddia üzerine başladığını ve bu iddiayı kazandığını söyledi. Kasımpaşa Canavarı; 1976 yılında İstanbul'da pek çok cinayet işlenmiş, özellikle evinde 20 bıçak darbesiyle öldürülen liseli Handan Otak günlerce konuşulmuştu. Ancak bu cinayetlerin hiçbiri Kasımpaşa'da işlenen 'seri cinayetler' kadar dehşet yaratmadı. Artık bütün İstanbul Kasımpaşa Canavarı'ndan söz ediyordu. Bir inşaatın gece bekçisi olan Hasan Kaya'nın kafası bir demir çubukla parçalanmıştı. Cinayetler serisi artık gazetelerin manşetlerine tırmanmıştı. Ama küçük bir ipucu bile yoktu. Bir sonraki kurban bir aydan beri kayıp olan 20 yaşındaki Veli Özel'di. Kuştepe'de oturan Veli Özel, Dolapdere'de bir düğme atölyesinde işçi olarak çalışıyordu. 7 Eylül sabahı evinde çıkmış ve bir daha kendisinden haber alınamamıştı. Kasımpaşa Canavarı son kez, sisli bir gecede, 4 Kasım günü ortaya çıktı. Sabaha karşı saat üçte Piyalepaşa'da lastiğini değiştirmekle uğraşan taksi şoförü Zekeriya Galipçi arkasını dönünce elindeki demir çubuğu havaya kaldırmış bir adamla karşı karşıya kaldı. Saldırganın ilk darbesini atlatan şoför 'Elimdeki projektörü gözlerine tuttum. Mavi gözlerinde kelimelerle anlatılamayacak pırıltılar vardı. 'Yapma' diye haykırabildim' diye anlatıyordu yaşadığını, Kasımpaşa Canavarı karanlığa karıştı ve sonrasında onu gören kimse olmadı. Ancak Kasımpaşa Canavarı ününü 80'li yıllara kadar korudu. Türkiye'nin bu meçhul kalan ilk seri katili filmlere, kitaplara ilham verdi ama asla o bulunamadı,
Pompalı Tüfek Seri Katilleri Mehmet Karahasan-Yiğit Bekçe; 1996 yılında bir kişiyi bıçakla öldürmekten cezaevine giren Mehmet Karahasa, 1999 yılında çıkan aftan yararlanarak yeniden sokaklara çıktı. Yiğit Bekçe ise 18 farklı suçtan hükümlü ve 3 ayrı suçtan aranmakta olan bir suçluydu. Bu iki psikopat bir şekilde arkadaşlık kurmuşlar ve kendilerini yollara vurarak, herkesin kanını donduran korkunç cinayetler işlemişlerdi. İşledikleri cinayetler Bursa, İzmir, Sakarya, Adana, Mersin ve Ankara gibi geniş bir coğrafyaya yayılmaktadır. 2006 yılında yaşanan, hali hazırdaki en güncel vakalardan biridir. Bayram tatili sırasında tüm Türkiye'nin lanetler okuyarak izlediği bu olaylar dizisi 3 güne yayılmıştı. Toplamda 7 kişi hayatına veda etti. Pompalı Tüfek Katilleri adalet önünde yargılanmışlardır. Adını az duyduğumuz bir seri katil Edirne Canavarı Mehmet Yaman; Edirne'de doğmuş büyümüş bir seri katil. Babası mezarcılık yapıyordu, o da babasıyla meslektaş sayılırdı. Tek bir farkla! Mehmet Yaman sadece kendi öldürdüğü insanları mezara gömen korkunç bir seri katil olarak hafızalarda kaldı. Türkiye'nin ilk seri katillerinden olan Mehmet Yaman işlediği cinayetlerin ardından 'Edirne Canavarı' lakabını aldı. Kurbanlarını öldürüp gömüyor,üzerine de mısır ekiyordu. Mehmet Yaman 1930 yılında Edirne'de doğdu. O yıl dünyaya gözlerini açan bu minik bebeğin bir seri katile dönüşmesini elbette ki kimse beklemiyordu. Mehmet Yaman’ın babası mezarcılık işiyle uğraşıyordu. Mehmet de büyümüş babasının mesleğini seçmişti, Mehmet’in bundan sonraki hayatı artık ölüler olacaktı. Fakat o sadece kendi öldürdüklerini gömecekti. Ergenlik yıllarında kavga, soygun ve yaralama olaylarına karışmaya başlamış ve sabıkası her geçen gün daha da kabarıyordu. Mehmet Yaman, cezaevine girmiş ve 1950
senesinde genel aftan faydalanarak çıkmıştı. Mehmet özgürlüğüne kavuşmuş ve babasının yanına dönmüştü. Aradan biraz zaman geçmiş ve Zehra isminde bir kadına gönlünü kaptırmıştı. Zehra daha önce 3 evlilik yapmış dul bir kadındı. Kocalarının hayatlarından çıkması da çok garipti, biri kendini asmış bir diğeri öldürülmüştü. Zehra'nın evliliklerinden sadece 1 oğlu vardı. Mehmet bilindik bir babalık yapmayacaktı Zehra’nın oğluna. Polislere ilk ihbar 24 Mart 1963 yılında gelmişti; 83 yaşındaki acılı bir anne 34 yaşındaki oğlunun bir süredir kayıp olduğunu belirterek karakola başvurmuştu. Annenin evladına dair gördüğü son an, oğlunun evden çıkmadan önce bir çocuğun onu çağırmasıydı. Polislerin, ifadesi aldıktan sonra yaşlı kadını eve göndermek dışında yapacakları bir şey yoktu. Kayıp olayından 1 sene geçtikten sonra polis bu sefer bir kayıp kadın ihbarı aldı. 3 çocuk annesi bir kadın kaybolmuştu. Ailesi ifadesini verdi ve çaresiz bir şekilde karakoldan çıkarak gittiler. Hemen hemen benzer kayıp durumlarıydı fakat polisin elinde hiçbir delil yoktu. Yıl 1965 olmuş ve kayıp olanlar hala bulunamamışken bir ihbar daha gelmişti. Bu defa Adem isminde bir adam daha kaybolmuş, kayıp ihbarına gelen ailesi bir çocuğun çağırdığını ve evden çıktığı dışında bilgi veremiyordu. Resmen birbirine benzer olaylar arka arkaya yaşanıyordu kapı çalıyor ve kapıyı açan kişi ortalıktan kayboluyordu. Bir korku filmi gibiydi o dönem haberleşme zayıf olduğu için insanlar birbirini uyaramıyordu. Bu sefer Mehmet Yaman üvey oğluna, komşuları Nazmiye’yi çağırmasını istedi. 8 yaşındaki Mustafa kapıyı çaldı ve kapıyı açan Nazmiye’ye babasının uygun fiyata mutfak eşyası sattığını söyledi. Nazmiye o evden son kez çıkacağının farkında bile değildi. Mustafa’nın dediğini yaparak evden çıktı. Yaman ailesinin evine gittiğinde bahçe kapısı açıktı oradan içeri girmek istedi. İçeri girdiğinde kimse yoktu ve seslenerek yürümeye başladı, daha sonra Nazmiye kafasının arkasında ciddi bir sızı hissetti yaşadığı acıyla hemen olduğu yere yığıldı. Henüz hayattaydı ama baygın düşmüştü kadın, yere düşen yaralı kadının üzerine Azrail gibi çöken seri katil Mehmet, kadını gözlerinin içine bakarak boğarak öldürdü. Mehmet yeni kurbanını da evden bahçeye çıkardı. Hava karardığında onu da gömecekti. Bu sırada Mehmet’in hiç ama hiç tahmin etmediği bir olay yaşandı. Ve yakayı ele vermek üzereydi. Ömer ismindeki arkadaşı işten çıkmış kendi evine doğru ilerliyordu, arkadaşı Mehmet'in evinin bahçe kapısını açık görünce ona selam vermek istedi ve bahçeye ilerlediğinde Mehmet'in o karanlıkta bir şeyler yaptığını fark etti. Dikkatlice bakınca büyük bir çukur kazılmış hemen yanında da bir kadının bacakları toprağın kenarında gözüküyordu. Ömer yaşadığı bu şokla koşarak karakola gitti ve ihbarda bulundu. Vakit kaybetmeden polis olay yerine gelmişti, Mehmet Yaman mezarı daha yeni kapatıyordu. Her şey apaçık ortada olduğu için kıskıvrak yakalandı. Seri katil Mehmet Yaman gözaltı sürecinde de çok rahat bir şekilde sorulan tüm sorulara cevap verdi. Olayları tüm detaylarıyla polislere anlatarak suçunu itiraf etti. Daha sonra polislere bahçeyi kazmalarını söyledi. Polisler kazdıkça gördükleri manzara karşısında şok oluyorlardı. Bahçenin her tarafından ceset çıkıyordu, elleri ayakları bağlanmış bir şekilde gömülmüşlerdi. Mehmet her şeyi anlatırken son iki cinayette karısını da kendisine yardım ettiğini anlattı. Zehra’nın oğlu Mustafa, devlet tarafından koruma altına alınırken, adliyeye çıkarılan Mehmet Yaman 5 kez, Zehra’da 2 kez idam cezasına çarptırıldı. Karı koca cezaevinde idamı beklerken sadece 14 sene yattıktan sonra aftan yararlanarak serbest kaldılar. 1978 yılında ikisi de tahliye olduktan sonra bir daha iyi ya da kötü haber alınamadı. Türkiye'nin ilk seri katillerinden olan Mehmet Yaman işlediği cinayetlerin ardından 'Edirne Canavarı' lakabını aldı. Seri katiller hakkında görüşünü aldığımız Uzman Klinik Psikolog Berk Karaoğlu; “Seri katillerin büyük bölümünün de antisosyal kişilik bozukluk oluştuğunu biliyoruz. Bu kişilerde yalnızca acımasızlık etkisi uyandırmaz, kimi zaman bunun tersi de olur; acımasız düşünce ve eylemleri bir fetiş nesnesi, hatta kan görmek dahi önceden biçimlenmiş düzeneği harekete geçirir ve öldürme içgüdüsünü uyandırır. Sıradan bir öldürme eyleminde cinayetin amacı ve öldürmekten elde edilen kazanç olsa da seri katillerin birçoğu kurbanını neden öldürdüğünü kolayca ifade edemez. Çünkü o sadistçe dürtüyü ya çocukluğunda edinmiş, ya da içinde bulmuştur.” dedi.
Araştırma ve kaynaklar internet sitelerinden yapılan incelemeler neticesinde hazırlanmıştır. 16.09.2024