Toksik Pozitiflik
Hayatın akışında çoğumuz gün içerisinde pek çok değişik konu ve durumla karşılaşırız. Verdiğimiz tepkiler her olay için farklılık gösterir. Ancak olayın sonunda hepimizin ağzından çıkan kelimeler genellikle aynı olur. ‘Ben kötü bir niyetle yapmadım, iyilik olsun istemiştim, ben hep iyilik için yapıyorum ama kimse bunu görmüyor.’ Bu sözler size de tanıdık geldi mi?
Hiç birimiz kötü bir niyet ile konuşmak istemeyiz. Ancak yaptıklarımız veya söylediklerimiz karşıdaki insanın hayat yolundaki ilerlemesine olumsuz bir etki yaratıyor olabilir. Çünkü bazıları o zorluk ile karşılaşmadan alması gereken dersi veya öğrenmesi gerekeni öğrenemez. Bizim söylediklerimiz ise onun gidişatını yavaşlatır ve olumsuz etkiler.
Kimi insan da sırf pozitif olmak için her olay karşısında Polyanna gibi davranır. Bu durum da aslında yanlıştır. Bizler robot değil, insanız. Pek çok duygumuz var. Olaylara tepki vermemiz veya olumsuz duygular hissetmemiz de mutluluk, sevinç gibi olumlu duygular kadar normaldir. Eğer her şeye sevinecek veya sürekli olumlu tepki verecek olsak, o zaman bu duygularında sürekli olması değerlerinin kaybolmasına neden olmaz mı? Her şey zıttı ile vardır. İyiliğin karşısında kötülük, mutluluğun karşısında üzüntü, haksızlığın karşısında adalet olmasaydı bahsettiğimiz ve bahsetmediğimiz olumlu olaylarında bir değeri kalmazdı.
Sürekli pozitifte olmak kadar olumsuz duyguların içinde uzun süre kalmak da iyi değildir. Bu negatifliğin süresi uzadıkça kişide bunalım, agresiflik, depresyon yine rahatsızlıkların oluşmasına neden olacaktır. O yüzden duyguları abartmadan kararında yaşamak dengede olmamızı ve kalmamızı sağlar.
Duygular söz konusu olduğunda insan kendini gökyüzü gibi düşünmelidir. Gökyüzü 4 mevsim, sayısız hava olayı görür. Yağmurlar, karlar yağar, güneş açar, gökkuşağı çıkar, bulutlar bazen güneşin önünü kapatırken bazen sıcaklığıyla bedenimizi bunaltmasına izin verir. Ama günün sonunda gökyüzü yine gökyüzüdür. Pek çok şey gün içerisinde gelir ve geçer. İnsanlarda kendilerinin gökyüzü olduklarını unutmamalıdırlar. Kendimize sürekli bunu hatırlattığımızda, içinde bulunduğumuz durumun gelip geçer bir etkisi olduğunu idrak ederiz. Böylece olaylara iyi veya kötü bir şekilde vereceğimiz abartılı tepkilerden uzaklaşmış oluruz.
Karşılaştığımız olaylar için çok bunaldığımızı düşündüğümüzü yüzümüzü yıkamak, nefesimizi düzenlemek, mekan değiştirmek yapabileceğimiz bazı acil çıkış kapıları olabilir. Bu konuyla ilgili daha detaylı bilgiyi önümüzdeki yazılarda ele alacağız.
Duygularımız bizi biz yapan aslımızdır. Önemli olan kimsenin alanına müdahale etmeden, makul şartlarda onları göstermek, yaşamak ve belli etmektir. Küçük bir nasihat vermem gerekirse de; ‘Size yapılmasından hoşlanmayacağınız hiçbir davranışı başkasına yapmayın.’ Sevgiyle kalın…