ZEKİ ŞAN


SÖMÜRGECİLİK -1

.


SÖMÜRGECİLİK -1

 

2025/1 Tarihî sömürgeleştirme olgusu, tüm dünyaya ve zamana yayılan bir olgudur

Antik Çağ ve Orta Çağ dönemlerinde sömürgecilik Finikeliler, Yunanlılar, Türkler ve Araplar tarafından uygulandı,

1492'den beri Avrupa, Amerika ve Japonya tarafından sömürgeleştirilen bölgeler oluşturuldu. Modern anlamda sömürgecilik, 1415'te Ceuta'nın fethinden sonra giderek daha maceraperest hale gelen, Cebelitarık Boğazı'ndan geçişi kontrol etmeyi, Hristiyanlığı yaymayı, yağmalamayı ve eskiden beri süregelen Afrika köle ticaretinin bir parçası olarak bölgedeki Portekiz nüfusuna karşı Berberi korsanlar yapılan saldırıları bastırmayı amaçlayan Portekiz liderliğindeki "Keşif Çağı" ile başladı.

1450 civarında, tasarımı Kuzey Afrika balıkçı teknelerine dayanan daha uzağa ve daha hızlı yelken açabilen, hafif bir gemi olan karavel geliştirildi. Karavel yüksek manevra kabiliyetine sahipti ve "rüzgâra karşı" yelken açabiliyordu.

Sömürgecilik fikrinin Avrupa kültür ve medeniyeti içerisinde eski dönemlerden beri var olduğu vurgulanmıştır. Emperyalizmin de aynı şekilde kökeni eskiye dayandığını ancak yaygın bir şekilde kullanılmasının XIX. Yüzyılda olduğu belirtilmiştir. Emperyalizmin geçirmiş olduğu süreç üzerinde örnekler verilmiş, ardından sömürgecilik şekilleri açıklandığı gibi ayrıca sömürgeciliğin vasıtaları hakkında da bilgiler verilmiştir.

 

Bir devletin başka toplumları siyasal ve ekonomik olarak egemenlik altına alma politikası "Kolonileşme" yönlendirilmektedir.

Sömürgecilik; kolonicilik, kolonyalizm ya da müstemlekecilik, genellikle bir devletin başka ulusları, devletleri, toplulukları, siyasal ve ekonomik egemenliği altına alarak yayılması veya yayılmayı istemesidir.

Sömürgeciler genellikle sömürdükleri bölgelerin kaynaklarına, iş gücüne, pazarlarına el koyar ve aynı zamanda sömürgeleri altındaki halkın sosyo-kültürel, dinî değerlerine baskı uygularlar. Sömürgecilik ile emperyalizm kimi zaman birbirleri yerine kullanılan terimler olmakla birlikte emperyalizm, şekli olduğu kadar şekli olmayan alanlarda da kontrolün hakim gücün elinde bulunduğu durumlarda kullanılmaktadır.

Sömürgecilik terimi aynı zamanda bu sistemi meşrulaştırmak veya yaymak için kullanılan bir dizi inanca da işaret etmektedir, zira sömürgeciler kendilerinin sömürdükleri insanlardan daha üstün olduklarına inanırlar. Sömürdükleri insanları gelişmemiş toplumlardan seçerler. Dünya bu sömürgecileri, gelişmemiş toplumları refaha kavuşturmak ve gelişmelerinde katkıda bulunmak amacıyla baskı altında tuttukları şeklinde algılar veya algılanması sağlanır. Bir bakıma iyimserlik havası estirilir. Sözde bilimsel teorilerle de desteklenmeye çalışılan bu tip inançlar daha çok 19. yüzyılda Avrupa'da yayılmış ve Avrupalıların tüm dünyada sömürgeci güç olarak yayılmasının da sözde meşru dayanağı olmuştur.

Avrupa sömürgeciliği kabaca iki büyük dalgaya ayrılabilir.

-İlki keşiflerle başlamı,

-İkincisi de 19.yüzyılın ikinci yarısında başlayan dönemidir.

Sömürge türleri

-Sömürgecilerin büyük kentlerdeki halkları sömürdükleri topraklara taşıdıkları tipe örnek ABD'nin ilk on üç eyaleti,

-Kanada,

-Avustralya,

-Yeni Zelanda Arjantin ve Sovyet döneminde Sibirya'da gerçekleştirilmiştir.

Sömürgeciler sömürdükleri topraklardaki yerli halkı kontrol etmesi veya güçle tehdit etmesi için İngilizlerin;

Hindistan'da,

Mısır'da,

Hollandalıların uzak doğuda ve Japonların sömürge imparatorluklarında yaptıkları gibi yöneticiler atarlar.

Bazen Latin Amerika ülkelerinde olduğu gibi sömürgeci gücün kendi topraklarından getirdiği halklar yerli halklarla karışır ki çoğunlukla olan budur;

Fransa'nın yönetimi altındaki;

Cezayir'de veya Güney Rodezya'da olduğu gibi ırken ayrı topluluklar halinde yaşamaya devam ederler.

Bir başka türde de; Barbados, Saint-Domingue ve Jamaika gibi ülkelerdeki geniş çiftliklere (plantasyon) beyaz sömürgeciler siyah köleler getirerek çalıştırırlar.

Bir diğer sömürge türünde ise sömürgenin asıl amacı bölgenin daha geniş bir şekilde kolonize edilmesi değil ticarettir.

Avrupa sömürgeciliği Doğu ve Batı yarımkürelerindeki Avrupa sömürgeciliğinin kökleri, baharat ticareti için kaynak bulmak ve masalsı krallıkların varlığını keşfetmek isteyen Portekiz kaşiflere kadar geri gider. Avrupa dışındaki ilk ayak izi Ceuta'nın 1415'te fethedilmesiyle atılır. On beşinci yüzyılda Portekizli denizciler 1488'de Bartolomeu Dias'ın Ümit Burnu'nun çevresinden dolanarak Afrika Kıtasının aşılabildiğini gösterip Vasco da Gama'nın 1498'de Hindistan'a ulaşmasına yol açana dek Atlantik adalarını ve tüm Afrika sahillerini keşfetmişlerdir. Portekizli denizcilerin başarıları Kristof Kolomb'un 1492'de İspanyol finansmanıyla batı kıyılarına doğru yeni bir keşif rotasına çıkmasının önünü açmıştır. Kristof Kolomb Japon sahillerine vardığı inancıyla günümüzde Bahamalar denilen yere ulaşmış ancak gerçekte Amerika denilen yeni bir kıta keşfetmişti.

İlk sömürgecilikte şirketlerin rolü

Batı sömürgeciliği başından bu yana kamu-özel girişimin ortaklığıyla yürütülmüştür. Kristof Kolomb'un Amerika seyahatlerinin masrafı kısmen İtalyan yatırımcıları tarafından karşılanmıştır. İngiltere, Fransa ve Hollanda sömürgelerde ticari yatırım gerçekleştiren Doğu Hindistan Şirketleri ve Hudson's Bay Şirketine ticari tekel hakkı tanımış ve ticaret, sömürgedeki zenginlikleri sömüren ve Avrupa ülkelerine taşınması şeklinde gerçekleştirilmiştir.

Afrika'nın sömürgeleştirilmesi 1898 yılında Dünya'daki büyük sömürge imparatorlukları ve Osmanlı İmparatorluğu Afrika'nın Sömürgeleştirilmesi, 15. yüzyılda köle ticareti ile başlamış ve uzun yıllar sürmüştür.

Afrika'yı bir köle kaynağı olarak görenler, şimdi onunla hem hammadde kaynağı, hem de pazar olarak ilgilenmeye başladılar. Ama bunun için Afrika'da çalıştıracak işgücüne ihtiyaçları vardı. Köleciliğin yasaklanması doğrudan bununla ilişkiliydi. Afrikalıların kurtuluşu olarak ilan edilen bu yeni süreç, köleliğin yeni bir biçiminden başka bir şey değildi. Köle tacirleri, madenlere ya da çiftliklere işçi temin eden kuruluşlar halinde örgütlendi.

İspanyol sömürgeleri Kuzey ve Güney Amerika başta Güney Amerika'nın pek çok bölgesi, Orta Amerika, Meksika, Karayiplerin bazı bölgeleri ve ABD'nin büyük bir kesimi olmak üzere İspanya'nın hakimiyeti altına girmişti. İlk dönemde Konkistadorlar (sömürge askerleri, kaşifleri vs. ifade etmektedir) ile kraliyet otoritesi arasında çekişme yaşanmıştır. Konkistador asker ve memurlara ücret karşılığı olarak geniş topraklar ve yerli işçi çalıştırma hakkı verilmişti.

Britanya sömürgeciliği

Britanya İmparatorluğunun denizaşırı bölgelere yerleşmesinin kökleri 1485-1509 tarihleri arasında tahtta bulunan İngiliz Kralı VII. Henry'nin denizcilik alanıyla ilgili politikalarında yer almaktadır. Selefi Kral III.Richard'ın başlattığı ve 1707 sonrası Britanya sömürgeciliği için büyük önemi olan British East India Company gibi şirketlere de öncülük eden yün ticaretine yönelik deniz ticareti sistemi kurmuştu. Henry aynı zamanda küçük deniz kuvvetlerini genişletmiş ve Britanya'nın İlk denizaşırı kolonisini kuran İtalyan denizci John Cabot'un-Kral Henry adına Newfoundland'da koloni kurmuştur 1496 ve 1497 yılındaki seyahatlerinin de sponsorluğunu yapmıştı. VIII. Henry babasının başlattığı işi devam ettirmiş ve Britanya deniz kuvvetlerini geliştirmeye devam etmişti. Kraliçe I. Elizabeth döneminde Sir Francis Drake kuzey California'ya ayak basmış ve İngiliz Kraliyeti adına buraya Nova Albion (antik isim) adıyla yönetimi altına almıştı. İngiltere'nin

Avrupa dışındaki bölgelere ilgisi gittikçe artmış ve ilk defa John Dee tarafından "Britanya İmparatorluğu" ifadesi öne sürülmüştü.

1583'te Newfoundland'ı sefer düzenlemiş ve 5 Ağustos'ta bölgenin Britanya kolonisi olduğunu ilan etmişti.

Sir Walter Raleigh ise Kuzey Carolina'da Roanoke Adalarında 1587'de ilk koloniyi kurmuştu. Gilbert'in Newfoundland ve Roanoke'deki kolonilerinin ömrü yiyecek kıtlığı, hava koşulları gibi sebeplerle kısa olmuştu.

Koloni şu anlamlara gelebilir: Koloni (siyaset), bir ülkenin deniz aşırı toprakları, Koloni (biyoloji), karınca ve arı gibi hayvanların kurduğu sürü, Koloni (sosyoloji), göçmen topluluğu veya bu topluluğun yerleştiği yer, Koloni (roman), Jean-Christophe Grangé'ın bir kitabı, Koloni (mikrobiyoloji), katı besiyerinde gelişen mikroorganizma kümesi,

Koloni sözcüğü oldukça geniş bir anlama sahiptir. Özellikle devletlerin siyasi çıkar elde etmek amacıyla başka topraklarda oluşturdukları örgütlenmeye koloni adı verilmektedir. Başka bir deyişle koloni denildiğinde sömürge kavramı aklımıza gelir.

- Sömürge,

- Göçmen topluluğu ile ilgili olan kişilerin yerleştiği yer,

- Bir ülkede başka ülkeye ait olan küçük yabancı topluluk,

- Birlik durumunda yaşamını sürdüren aynı türden organizmaların oluşturmuş olduğu topluluk.

Fransız sömürgeciliği

Fransız sömürge imparatorluğu 17.yüzyılda başlar ve 1960'lara kadar sürer. 19.ve 20 yüzyıllarda Fransız sömürge imparatorluğu İngiliz İmparatorluğu'nun ardından gelen ikinci büyük sömürge imparatorluğuydu ve en geniş sınırlarına 1919 ve 1939 arasında ulaşmış, ikinci Fransız sömürge imparatorluğu 13.000.000 km²'yi aşmıştı.

Bu rakam dünya toprağının 8.7%'dir. Fransız sömürge yayılmacılığı 16.yüzyılın başlarında Giovanni da Verrazzano ve Jacques Cartier'in seyahatleriyle başlar. Ancak İspanya'nın Amerika kıtası üzerindeki tekelini koruması ve Din Savaşları Fransa'nın koloniler kurma çabalarını engellemişti. Fransa'nın ilk koloni kurma teşebbüsü 1555'te Brezilya'da Rio de Janeiro'dadır (o dönemde Fransız Antarktiki olarak adlandırılıyordu). 1612'de São Luís'de Portekiz ve İspanyol engeliyle karşılaştığı için başarısız olan Fransa Florida'da da benzer teşebbüslere girişmişti.

Fransız ve İngiliz sömürgeleri

Fransızlar sömürdükleri bölgelerdeki halklara çok daha acımasız davranırken İngilizlerin kolonilerine bir müttefik gibi davranması Fransızları sömürge savaşında geri düşürmüştür. Fransızların sömürge halklarına alt sınıf muamelesi yapmaları sömürgeleri fakirleştirmiştir ve fakirleştikleri için Fransa'ya daha az yarar sağlamışlardır. Örneğin eski İngiliz sömürgeleri olan Yeni Zelanda, Avustralya, Kanada bugün gayet zengin devletlerken Fransız sömürüsüne maruz kalan Cezayir, Suriye, Vietnam oldukça yoksul durumdadır.

ABD'nin yayılma siyaseti

ABD'nin yayılmacı siyasetinin arkasında şu nedenlerin yattığı gösterilmektedir: ABD'nin endüstri ve ziraatı ihtiyacın ötesinde büyümüştü. James G. Blaine gibi iş camiası ve siyasetin önde gelen figürleri daha fazla ekonomik büyüme için yabancı pazarların gerekli olduğu ve bunun için de saldırgan bir dış politika izlenmesi gerektiğine inanmaktaydılar. Ernst Haeckel'in "biyogenik yasa"sına dikkat çeken John Fiske, Anglo-Saxon ırki üstünlüğü teorisini öne sürmüş, Josiah Strong ise geri ulusları "medenileştirmek ve Hristiyanlaştırmak" gerektiği çağrısını yapmıştı. Bunlar Amerikan siyaset düşüncesinde bazı gruplarda giderek büyüyen Sosyal Darwinizm ve ırkçılığın da tezahürleriydi aynı zamanda. Frederick Jackson Turner'in geliştirdiği "Öncülük Tezi". Amerika'nın öncülüğü medeniyet için gereken yaratıcılık ve gücü (virility) taşımaktaydı. Çoğu insan Amerikan ruhunun sürdürülmesi için denizaşırı yayılmacılığının hayati olduğuna inanmaktaydı.

Sömürgelerin bağımsızlığa kavuşması Sömürge ülkelerde I. Dünya Savaşı sonrasında ulusal özgürlük hareketleri başlamasına karşın II. Dünya Savaşının sonuna kadar bu hareketler başarıya ulaşamamışlardı. 1952'de nüfus bilimci Alfred Sauvy, Soğuk Savaş sırasında Batı ile ittifak içinde olmamakla birlikte Sovyet Bloğuna da dahil olmayan ülkeleri tanımlamak için "Üçüncü Dünya" terimini ortaya attı. Bunu takip eden yıllarda sömürgelikten kurtulan ulusların sayısında artış oldu ve bu grup Birleşmiş Milletler‘de temsil edilmeye başladı. Üçüncü Dünya'nın ilk uluslararası hareketi Hindistan'dan Nehru, Mısır'dan Nasır ve Yugoslavya'dan Tito'nun başını çektiği, 1955 yılında dünya nüfusunun yarısından fazlasına sahip olan 29 ülkenin bir araya gelerek gerçekleştirdiği Bandug Konferansı'dır.

ABD Başkan Wilson'un ilkelerinde de görülebileceği başta sömürge güçlerine karşı olduğunu ilan etmesine karşın Musaddık'ın İran petrolünü ulusallaştırmasına karşı çıkmış ve Şah'a baskı uygulamak için 1953 yılındaki darbeyi desteklemiş, bir sonraki yıl Guatemala başkanı Arbenz'in United Fruit'i ulusallaştırma çabasına karşılık Amerikan Gizli Servisi düzenlediği operasyonla yerine askerî cuntayı geçirmişti.

Bu müdahalelere rağmen sömürgelikten kurtulma süreci devam etmiş 1960'ta bazı ulusal kurtuluş hareketlerinden sonra Birleşmiş Milletler üye sayısı 99'a 1980'de 154'e 1990'da ise 159'a yükselmişti.

Yeni sömürgecilik

Dünya'da 1960-70'lerde sömürgecilik sona ermesine karşın eskiden sömürge olan ülkeler günümüzde hâlâ güçlü Batı etkisi altındadırlar. Devam eden bu Batı etkisi yeni sömürgecilik şeklinde adlandırılmaktadır. Bu durumun tek istisnası Doğu Asya Kaplanları denilen (Hong Kong, Singapur, Güney Kore ve Tayvan) ile Hindistan ve Çin'dir.

Yine de sömürgecilik Hindistan'da 1984 yılında gerçekleşen Bhopal felaketi gibi birtakım izler bırakmıştır. Hindistan'ın Bhopal eyaletindeki böcek ilacı fabrikasındaki patlama 40 ton Metil Isocyanate'in (MIC) çevreye yayılmasına yol açmış ve çevre bölgedeki 150 bin ila 600 bin kadar insan bundan etkilenmiş, daha sonra en az 15 bin kadar insan da ölmüştür. Fabrikanın sahibi olan Union Carbide hiçbir zaman Birleşik Devletlerdeki korunma tedbirlerini uygulamamıştır. Soğuk Savaş döneminde Rusya ve Çin, Birleşik Devletlerin ve NATO'nun çeşitli ülkelere müdahalesine karşı anti-emperyalist hareketleri desteklemişler buna karşılık Birleşik Devletler ve Fransa "Özgür Dünya" denilen bloktan Komünist bloğa kayma riskine karşı demokrasi yerine üçüncü dünyada diktatörlükleri desteklemişlerdir. ABD'nin müdahalesi, Soğuk Savaş dönemi Rusya ve Çin'in antiemperyalist hareketleri desteklemekte, ABD ve diğer NATO ülkeleri de çeşitli ülkelerin iç işleri müdahale etmekteydiler. Bunların en bilinen örneği 1959 Küba Devrimi sonrasında Küba'ya karşı 7 Şubat 1962'de başlayan ambargo Domuzlar Körfezi Baskını, Küba Projesi gibi operasyonların desteklenmesidir. ABD ve Fransa bu amaçla Üçüncü Dünya ülkelerinde demokrasi yerine diktatörlükleri desteklemiştir.

Fransa'nın müdahalesi, Fransa, Afrika'daki eski kolonilerin diktatörlük rejimlerini desteklemişti. Anti-neokolonyalist Survie NGO örgütü üyesi François-Xavier Verscha, Fransızların kıtaya yaptıkları müdahaleleri Françafrique olarak isimlendirmekte ve sömürge sonrası ülkelere gelişme yardımına bu yardımların yalnızca yeni sömürgeciliği, ülke içi yozlaşmayı ve silah ticaretine destek verdiğini söyleyerek karşı çıktı. Üçüncü Dünya ülkelerinin gelişmiş ülkelere borçlandırılması eski sömürgeci ülkelerin bu ülkeleri baskı veya kontrol altına alma yollarından biriydi.

Devam Edecek

Araştırma ve kaynaklar internet sitelerinden yapılan incelemeler neticesinde derlenerek hazırlanmıştır. 03.02.202

  • BIST 100

    9275,5%-2,13
  • DOLAR

    37,95% 0,15
  • EURO

    41,57% 0,21
  • GRAM ALTIN

    3771,83% 3,72
  • Ç. ALTIN

    6161,60% 1,79
  • Cuma -0.1 ° / -4.3 ° Yoğun kar yağışlı
  • Cumartesi 5.2 ° / -2.5 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazar 5 ° / -3.1 ° Bölgesel düzensiz karla karışık yağmurlu

Kütahya

11.04.2025

  • İMSAK 04:54
  • GÜNEŞ 06:24
  • ÖĞLE 13:10
  • İKİNDİ 16:50
  • AKŞAM 19:46
  • YATSI 21:10