OSMANLI DEVLETİ ALEYHİNE FAALİYET GÖSTEREN
NİLİ CASUSLUK ÖRGÜTÜ-1
Tarihin en gizemli ve hakkında en çok konuşulan istihbarat örgütlerinden biri Birinci Dünya Savaşı’nda Filistin-Suriye Cephesi’nde faaliyet gösterdi. NİLİ adıyla ünlenen örgüt, Siyonizm’in bir ürünüydü ve Yahudilerin “arz-ı mevut” dedikleri Filistin topraklarında bağımsız bir “Yahudi Devleti” kurma hedefindeydi. NİLİ, bu bağlamda tüm mesaisini Filistin’in Osmanlı hâkimiyetinden çıkarılması ve İngiliz kontrolüne geçmesi yönünde sarf etti. Bunun anlamı şuydu: Savaşta Filistin’i savunan Osmanlı ordusu hakkında İngilizlere istihbarat sağlamak ve cephede Osmanlı ordusunun direncini kırmaktı. NİLİ, Osmanlı Devleti’nin tasfiyesini hızlandıran Filistin Cephesi’nde savaşın kaderini belirleyen aktörlerden birisi oldu.
NİLİ örgütünün deşifre edilmesinde büyük emeği geçen Yüzbaşı Cevat Rifat Beyin (Atilhan) henüz 1930’larda yayımladığı anıları, ateşli Yahudi aleyhtarlığı ve hakkında yapılan olumsuz propaganda, söz konusu anıların gerçekliğini perdeleyen önemli bir etken oldu. Atilhan, NİLİ casuslarının isimlerini, çalışma yollarını, nerede ve nasıl örgütlendiklerini gayet veciz bir anlatımla ortaya koymaktaydı.
Yahudi kamuoyu, 1948’te İsrail’in kurulmasından sonra NİLİ casusluk örgütünü bir iftihar ve gurur vesilesi olarak anlatmaya başladı. NİLİ hakkında bir çok kitap ve makale kaleme alınırken aslında dünya kamuoyuna “Biz İsrail’i hak ettik, çünkü bedeller ödedik” mesajı veriliyordu.
NİLİ Casusluk Örgütü
NİLİ, 1915 yılında Filistin’in Hayfa kentinde Osmanlı vatandaşı Yahudi botanik uzmanı Aaron Aaronsohn tarafından kuruldu. Aaron’un ailesi, Doğu Avrupa’da alevlenen Yahudi aleyhtarlığının ardından 1882’de Romanya’dan göç ederek Osmanlı Devleti’ne sığındı. Aaronsohn ailesi, Hayfa’nın güneyinde Rotschild’in kurmuş olduğu Zicron Yakov kolonisine yerleştirildi. Rotschild’in bursuyla okuduğu Fransa’da tarım eğitimi alan Aaron, 1910 yılında Athlit’e dönerek burada bir tarım deneme istasyonu kurdu. Söz konusu istasyon, sonradan NİLİ örgütünün merkez üssü olarak kullanılacaktır.
NİLİ’nin Filistin’deki faaliyetleri Aaron’un kız kardeşi Sarah Aaronsohn tarafından yürütülmekteydi. Sarah’ın görevi NİLİ’deki kadın ajanlar vasıtasıyla Türk ve Alman subayların “biyometrik ve biyografik” istihbaratlarını, askerî ve siyasi mahrem bilgilerini ele geçirmekti. Sarah, IV. Ordu Komutanı Cemal Paşa ile doğrudan irtibatı bulunmakta ve münferit olarak Kudüs’teki IV. Ordu Karargâhına girebilmekteydi. Ayrıca, Yosef Lishansky ve Naaman Belkind adlarındaki casuslar örgütün Filistin yapılanmasında önemli roller üstlenmişti. Lishansky, güney Filistin’de Hamagan adlı istihbarat örgütünü kuran eski bir Hashomer üyesi idi. Belkind ise, Filistin’in güneyinde bir Yahudi yerleşim yeri olan Rishon Lezion’da faaliyet göstermekteydi.
NİLİ’nin hedefi, savaş sırasında Osmanlı hâkimiyetinde bulunan Filistin’in İngiliz işgaline açılmasını sağlamaktı. Örgüt, Filistin’i müdafaa eden Müttefik orduları hakkında her türlü bilgiyi İngilizlere aktarmak gibi son derece komplike bir misyon edinmişti. Örgütün casusluk faaliyetleri, başlangıçta Athlit’le sınırlıyken sonradan Filistin ve Suriye’yi içine alan geniş bir sahaya yayıldı. NİLİ, Yigal Sheffy’nin bulgularına göre, 23 üst düzey üyeye ve yaşları 24-27 arasında değişen çok sayıda amatör gence sahipti. Zamanla Gideon ve Hashomer gibi gizli örgütlerin üyeleri de NİLİ’ye dahil oluştur. Kısa sürede genişleyen örgüt, yüzlerce gençten oluşan bir casus ağına sahip oldu.
NİLİ’nin Kurucu Kadrosu
Aaron, Birinci Dünya Savaşı’nın başında IV. Ordu Komutanı Cemal Paşa’nın danışmanlığına getirilerek çekirgelerle mücadele ofisinde görevlendirildi. Cemal Paşa’ya yakınlığını kullanan Aaron, ülke içinde ve yabancı ülkelerde araştırma maksatlı seyahat yapma imkânı buldu. Aaron, bu süreçte Avrupa ve Amerika’daki Siyonistlerle iletişim sağladı ve Siyonist hareketin İtilaf Devletlerine kaymasında önemli roller oynadı.
Osmanlı arşiv belgeleri incelendiğinde, Aron’un Osmanlı istihbaratından uzun bir süre gizlenmeyi başardığı görülmektedir.
NİLİ’nin kurucu lideri Aaron Aaronsohn,
Osmanlı arşiv belgeleri, NİLİ’nin Filistin sorumlusu Sarah Aaronsohn hakkında dikkat çekici bilgiler vermektedir. 12. Kolordu Komutanlığının 44, 41 ve 21. Fırkalar İstihbarat
Zabitliklerine sunduğu bir raporda, Sarah’tan “Mısır’da Filistin casus teşkilat müdürü Aronson’un (Aaron Aaronsohn) kızı ve Jozef Tobin’in (Yosef Lishansky) metresi” diye bahsedilmektedir. Ayrıca, Yosef Lishansky’den “Jozef Tobin” diye bahsetmesi dikkat çekicidir. Bunun nedeni, Lishansky’nin kullandığı sahte pasaporttaki isminin “Jozef Tobin” diye yazılı olmasıdır. Lishansky, Cevat Rifat Beyin hatıralarında da “Jozef Tobin” diye anılmaktadır. Cevat Rifat Beyin Lishansky’i sorgulayan ilk heyette yer aldığı dikkate alındığında, Osmanlı istihbaratının Lishansky’yi “Jozef Tobin” adıyla tanıdığı ve henüz gerçek ismini deşifre edemediği anlaşılmaktadır.
NİLİ’nin lider kadrosundan Naaman Belkind, genellikle Yossef Lishansky’le birlikte anılmakla birlikte arşiv belgelerinde Lishansky kadar önem arz etmemektedir. Belkind, bir istihbarat raporunda Hayfa’nın güneyinde yer alan Uyun Kare (Uyun el-Kara) müskirat (alkollü içkiler) fabrikasının başkatibi olarak anılırken, karısıyla birlikte Şam Askerî Mahkemesinde yargıladığı bilgisine yer verilmektedir. Suriye ve Garbi Arabistan Umum Kumandanlığı İstihbarat Zabitliği’nin hazırladığı bir istihbarat raporunda, Belkind’in Lishansky ile birlikte yakalanmasına ve ikilinin “isticvabından” elde edilen önemli bilgilere dikkat çekilmektedir.
NİLİ’nin Faaliyetleri
Osmanlı ve ATASE arşivlerinde bulunan bazı belgeler, Yahudi casusluk teşkilatı NİLİ hakkında doğrudan veya dolaylı yollardan önemli bilgiler vermektedir. Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti, “müstacel ve pek mahremdir” uyarısıyla Suriye, Beyrut, Halep, Adana vilayetleriyle Cebel-i Lüban, Teke ve Menteşe mutasarrıflıklarına gönderdiği 20 Mart 1334 (M. 20 Mart 1918) tarihli bir yazıda, İngilizlerin Anadolu’nun güney sahilleri, Suriye ve Filistin’de faaliyette bulunmak ve Osmanlı ordusu hakkında malumat toplamak üzere Mister Omblus’un riyasetinde bir istihbarat teşkilatı kurduğuna dikkat çekilmektedir. Bu teşkilat, Mısır’da biri Araplar diğeri Musevilerden mürekkep iki şubeyle diğeri Kudüs’te bulunan başka bir şubeden oluşmaktaydı. Teşkilat, hususi vapurlarla sahillere casus ihraç ederek Siyonist Museviler, Hristiyan Araplar ve Osmanlı hükûmetine muhalif Müslüman Araplar vasıtasıyla faaliyet yürütmekteydi,
Suriye ve Garbi Arabistan Umum Kumandanlığı İstihbarat Bürosunun Başkumandanlık Vekalet-i Celilesi, NİLİ örgütünün faaliyetleri hakkında çarpıcı bilgiler verilmektedir. Buradan, Nasıra’da yakalanan casuslar Mişel Erzah ve İbrahim Mırşi’nin sorgulamasından casusların İngilizler tarafından bir “talimat-ı mahsusa” ile görevlendirildiği ve “malumat-ı kaffe istihsal eyledikten sonra” Hayfa sahilinde kendilerini bekleyen istimbota kibritle işaret verirken yakalandığı anlaşılmaktadır.
İngilizlerin casuslara verdiği talimat şunları içermekteydi:
1. Afule’de rüşvetle zabitan elde etmek. Bu zabitan vasıtasıyla her gün Afule’den güneye geçen trenlerin adedini, asker, cephane, zahire, top ve tayyare miktarını ve nakliye araçlarını öğrenmek,
2. Der’a İstasyonu’nda zabitan elde etmek ve 1. maddede belirtilen hususlarda istihbarat yapmak,
3. Kudüs’te nakliyat bulunup bulunmadığını ve orada askerin miktarını, taburların numaralarını ve kumandanların kim olduğunu öğrenmek,
4. Yafa, Nasıra, Akka, Hayfa, Seb’a, Ebu Seb’a ve civarlarında nakliyat olup olmadığını tahkik etmek,
5. Otomobil, araba ve şimendifer (tren) yollarının bulundukları mahalleri ve İtilaf hükûmetlerine meyyal hükûmet memurları ve zabitanın isimlerini havi bir cetvel hazırlamak. Külliyetli paralar sarf ederek Osmanlı hükûmeti aleyhinde bir kıyam hazırlamak ve ahaliyi kaçırmak,
6. İngilizlerin Hayfa’dan sahile çıkmalarını temin için bu kıyamı özellikle Şam ve Halep civarında hazırlamak,
7. Bu kıyamın hazırlanmasında Filistin’de özellikle Nasıra’da Ruhbanla ve en çok Katolik papazlarla temasta bulunmak,
8. İstasyonlarda kaç vagon ve makinenin mevcut olduğunu ve Alman tahtelbahriyelerine (deniz altı) benzin vermek için Filistin sahillerinde belirlenmiş stratejik mevkileri öğrenmek.
NİLİ casusları, ülkede görev yapan yerli ve yabancı memurlarla ilişki içindeydi. Genellikle Siyonist eğilimli veya hükûmete muhalif bu memurlar, para karşılığında örgüte istihbarat sağlamaktaydı. Arvad Adası, NİLİ casuslarının ikmal ve güvenlik hususunda
kullandığı stratejik bir bölgeydi. Özellikle, NİLİ’nin deşifre sürecinde bir çok casus, Fransızların kontrolünde bulunan Arvad Adası’na sığınarak Türk istihbaratından kaçmayı başarmıştı. Yakalanan casuslardan İngilizlerin Kıbrıs Adası’nda bir istihbarat heyetinin bulunduğu, bu heyetin Arap Hristiyan ve Rumlardan mürekkep bir casus ağına sahip olduğu ve bu casusların Kıbrıs ve Arvad adalarından muhtelif bölgelere dağıtıldığı öğrenilmiştir.
Devam edecek
Araştırma ve kaynaklar açık kaynak internet sitelerinden yapılan incelemeler neticesinde derlenerek hazırlanmıştır. 12.05.2025