EV Mİ TABUT MU ALIYORSUN
Kadercilik deyip, her şeyi kadere yüklemek ve Allah tan geldi demek çok kolay bir yol, CC Allah bize akıl vermiş aklı kullanmıyorsan CC Allah ne yapsın. Evet kadere iman var, hem de imanın 6 şartından biri mutlak bir inanç ama ya öncesi akla hitap etmeyenlerin sonu.
Ölüm hak evet ama bir rahat ölüp gitmek birde akıl almaz bir şekilde ölmek. İnanılmaz ölüm silsileleri bize mahsus. Akıl almaz şekilde ruhu teslim edenlere bakıyorum şaşmamak elde değil, ya kilometren o dakika dolmuş gidicisin anladık da feci ölmek neyin nesi.
Bu örnekler biz Türklere mahsus akıl almaz ölüm çeşitlerimiz var. Bunlardan biride Deprem afetinin pisi pisine götürdükleri var, Dünyanın her yerinde deprem oluyor ama bizde ölüm oranı çok yüksek, Japonya da 9 şiddetinde deprem ölen yok, bizde 5-6 şiddette ölen çok, terslik var demek yerine kadere yükle gitsin, Avrupa da kömür kara yazmıyor, neden adamlar her türlü tedbiri almış, bizde saldım çayıra misali at topu kadere.
Asıl konumuza dönersek, Deprem ve Sel afeti ile çöken binalar, yiten hayatlar. EV Mİ ALIYORUZ, TABUT MU başlığının aslında irdelendiğinde, bizim ucuz et suyu nu tercihimizin ön planda olduğu gözüküyor. Deprem ülkelerinde çok katlı binalara pek izin verilmiyor biz ise dikey kentleşme ile çürük binalarla davetkar bir halde yaşıyoruz, hem de ölüme davetiye. Ev alırken neye bakıyoruz, bir düşünelim, önce semtine, sonra fiyatına anladık da asıl kriter bu değil, Bina depreme ne kadar dayanıklı, fay hattında mı , binanın kolonları ne alemde, bina yapılırken ne kadar demir, çimento kullanılmış, depreme dayanıklılık testi var mı bakmıyoruz, hatta dere yatağına yapılan ve selin kaçınılmaz olduğu bir binada oturmayı cesaret ve kaderle ölçüp, yanlış hesabı canımızla ödediğimizde akıllanıyoruz. Ama yine de ders almayıp aynı kafada devam ediyoruz. Ev alırken mutfak dolabına bakıyoruz, Lüks banyosu var mı balkonu var mı, Lavaboları yıldızlı mı gibi kriterler bizim için daha önemli. Baktığımızda bu kriterlerin hayat kurtarıcı olmadığı aşikar iken, biz hala deprem yönetmeliğine uyup uymadığına bakma lüzumu hissetmiyoruz.
Yönetmelik ve kanunlar var ama uyulmamak için çıkarılmış, rant kapısı olan kişilerin satış tan elde edeceği karı düşünenlerin vebal ve sorumluluk hissinde uzak insan hayatını hiçe sayan uygulamalara göz yuman yetkililerin de bunda suçu var, yönetmelik varsa uygulayacaksın, uymayanı uyduracaksın. Görünen o ki biz daha çok tartışacağız ta ki ucu bize dokununca uyanacağız.