ZEKİ ŞAN

Tarih: 04.11.2024 08:57

BİR VATAN HAİNİNİN PORTRESİ- HASAN TAHSİN MESAREA PAŞA

Facebook Twitter Linked-in

BİR VATAN HAİNİNİN PORTRESİ- HASAN TAHSİN MESAREA PAŞA

 

Önce şehri ve Türk askerlerini düşmana teslim etti, sonra oğlu o ülkeye büyükelçi oldu!

Hasan Tahsin Paşa (1845–1918), diğer adıyla Hasan Tahsin Mesarea, 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı ve Birinci Balkan Savaşı'nda yüksek rütbeli bir Osmanlı askeri subayıydı. Ancak Arnavut Hasan Tahsin Paşa, vatan toprağını Yunan ordusuna tek bir kurşun atmadan 26 bin Türk askerini silahı, mühimmatı ve bütün ekipmanlarıyla birlikte teslim etmesiyle tarihe vatan haini olarak geçti.

Osmanlı'nın Leskovik kazasına bağlı Arnavut köyü Mesare’de (Molista) doğan Hasan Tahsin, genç yaşta eğitimini Yanya'daki Zosimea Rum Okulu'nda aldı. Burada akıcı bir şekilde Rumca öğrenen Hasan Tahsin, 1870 yılında Katerin'de jandarma komutanı olarak görev aldı. Yunan kaynaklarına göre, baba tarafından Arnavut, anne tarafından Yunan kökenli.

İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne mensup olduğu belirtilen Hasan Tahsin Paşa, Osmanlı ordusunda hızla yükseldi. 1881'de Yanya Jandarma Komutanlığına atandı. 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı'nda 6. Trabzon Tümeni'ne komuta etti. 1900 yılı civarında ise Selanik garnizon komutanı olarak görev yaptı.

2. Abdülhamid Han tarafından Suriye bölgesine sürülen Hasan Tahsin Paşa, İttihat ve Terakki Fırkası'nın yönetime gelmesiyle yeniden aktif görev aldı. 1908-1910 yılları arasında Yemen Valiliği görevini üstlendi. Yemen'deki bu idari ve askeri görevin ardından Selanik'e döndü ve Ferik (Korgeneral) rütbesiyle 3. Kolordu Komutanlığına atandı.

1912 yılında Osmanlı İmparatorluğu ile Balkan Birliği arasındaki gerilimler arttıkça, Hasan Tahsin Paşa Selanik'teki 8. Geçici Kolordu'nun komutasına getirildi. Ancak Birinci Balkan Savaşı patlak verdiğinde Hasan Tahsin Paşa, Veliaht Prens Konstantin komutasındaki Yunan Ordusunun Selanik'e kadar gelmesine pek direniş göstermedi. Selanik'in kuşatılmasının ardından Hasan Tahsin Paşa, kısa sürede şehri ve 26.000 Türk askerini Yunanlara teslim etme kararı aldı. Birkaç gün süren müzakerelerin ardından, 8 Kasım 1912 (Rumi takvime göre 26 Ekim) tarihinde bir teslim protokolü imzalandı ve ertesi gün teslim işlemi gerçekleşti.

Hasan Tahsin Paşa, şehre girmesi için kendisine baskı yapan Bulgarlarla pazarlık yapmayı reddetti ve Selanik'i Yunanlılara teslim etme kararı aldı. Paşa'nın "Onlardan aldık, onlara teslim edeceğiz" dediği iddia edilirken anılarında şu dikkat çeken ifadeler yer alıyor: "Olayların ve yetkililerin ve konsolosların çağrılarının baskısıyla, Bulgar istilasının acil tehlikesini algılayarak ve gece çöktükten sonra siperlerin terk edildiğini ve rezervlerin dağıtıldığını görünce binlerce masum canın hayatını kurtarmak ve şehrin yok olmasını önlemek için teslim oldum. Veliaht Prens Konstantin'in elçileri gece saatlerinde Belediye Binası'na geldi. 'Devir protokolü' Fransızca olarak hazırlandı. Böylece görüşmeler bizim için utanç verici ve ezici bir şekilde, rakip için ise zaferle sona erdi. Selanik kaybedildi ama aynı zamanda kurtarıldı. Görevimi yaptığımın bilincindeyim. Tarih beni yargılasın." Ayrıca Yunan kaynaklarına göre; Girit'te görev yaptığı süre içerisinde Venizelos ile tanışıp dostluk kurduğu ve Selanik'i teslim etme kararında bunun etkili olduğu öne sürülmektedir.

Bu durum, Osmanlı tarafından büyük bir ihanet olarak görüldü ve Hasan Tahsin Paşa gıyabında Divan-Harb'de yargılanarak vatanda ihanetten idama mahkûm edildi.

Teslim ettiği Türk askerleri, Yunan ordusu tarafından şehit edilirken Hasan Tahsin Paşa Avrupa'ya firar ettiği, Yunanistan'ın serbest bıraktığı Hasan Tahsin Paşa, önce Fransa'ya, ardından İsviçre'ye kaçtı. Ölümüne kadar İsviçre'de yaşayan Hasan Tahsin Paşa, 1918'de burada öldü. 1937 yılında cenazesi Yunanistan'a teslim edildiği, Selanik'teki Arnavut Mezarlığı'na, 2006 yılında ise Gephyra'daki Balkan Savaşları Askeri Mezarlığı'na nakledildi. Hasan Tahsin Paşa'nın Avrupa'da rahat bir hayat yaşadığı belirtilirken gelirinin kaynağı ise meçhul.

Hasan Tahsin Paşa'nın yedi çocuğundan sadece üçü uzun bir yaşam sürdü. Oğlu Kenan Mesare (1889–1965), savaş sırasında babasının emir subayıydı ve Yunan vatandaşı oldu. Yunanistan'ın işgal ettiği Yanya'ya yerleşen Kenan Mesare, özellikle Balkan Savaşları’na dair savaş sahnelerini resmettiği tablolarıyla tanındığı, annesinin ise Rum asıllı olduğu, 1965 yılında ölümünden sonra baba oğulun mezarları Gefira’ya nakledildi. Bugün müze bahçesinde

Yunan stilinde yapılan mermer bir mezarda birlikte yatıyorlar. Hıyanet içinde geçen bir ömür sonunda her ikisi de Yunan'a baş tacı oldu. Diğer oğlu Kemal Mesare ise Arnavutluk'a yerleşti, devlet memuru olarak çalıştı. Kemal Mesare , 1933 yılında Arnavutluk'un Yunanistan Büyükelçisi olarak atandı.

Selanik’in kayıtsız şartsız teslim protokolü 8 Kasım 1912 günü, TOPSİN Modiano Köşkünde, Tahsin Paşa'nın temsilcisi olan, Selanik Merkez Komutanı Şefik Paşa ile Yunan Kralı Georgios’un oğlu Veliaht Prens ve Yunan Orduları Başkomutanı Konstantin tarafından imzalandığı tarih kaynaklarında belirtilmektedir.

Araştırma ve kaynaklar internet sitelerinden yapılan incelemeler neticesinde derlenerek hazırlanmıştır. 04.11.2024


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —