ALTINTAŞ/ SARAYCIK KÖYÜNDE, KURTULUŞ SAVAŞINDA YAŞANAN GERÇEK BİR KAHRAMANLIK DESTANI
İHSAN TUNÇOĞLU / GAZETECİ/ YAZAR
30 Ağustos 1922 Türk’ün şanlı Zaferinin kazanıldığı gün..Dumlupınar'da bozguna uğrayan Yunan ordusu, Gediz- Uşak üzerinden İzmir'e ulaşmak amacıyla kaçıyorlar; kaçarlarken yol üzerindeki köyleri top atışına tutuyor,her yeri yakıp,yıkıyorlardı. Dumlupınar’dan kaçarak; Yüğlük- Keçiller-Oysu güzergahındaki köy yollarından Saraycık Köyüne yaklaşan Yunan Ordusu,köye girerken( Değirmen Gediği) diye bilinen oldukça yüksek konumlu yerden Köyü top atışlarına tutarlar.Bunun nedeni direnişçiler varsa,onları yok etmek ,halkı panik havasına sokmak, her yeri yakıp,yıkmak..Oysa durum hiç tahmin ettikleri gibi değildi..
Neden değildi, işte cevabı: mekanları Cennet olsun, Babam Talat Tunçoğlu’nun babası; Dedem Rifat Tunçoğlu’nun; henüz küçük yaşlarımda iken bana anlattıklarını hiçbir zaman unutmadım. Köyde direnecek kimse kalmamıştı.Çünkü; eli silah tutan erkekler Dumlupınar’a koşmuş,kadınlar-kızlar ise dağlara kaçarak zalim Yunanın şerrinden saklanıyorlardı.Köyde kalanlar ise; sadece bazı çocuklar ve yaşlılardan ibaretti.İşte bu ortamda Köye giren Yunan Palikaryaları,karşılarına çıkan henüz çocuk yaşlardaki iki genc delikanlıya Gediz -Uşak tarafına kestirme yolu sorarlar.
(Yunan ordusu, ana yolları riskli buluyor,yollarda direnişçilerin tuzakları ile karşılaşmaktan korkuyorlardı.)
Bu iki genç " Biz size Gediz- Uşak’a giden kestirme yolu gösterelim" derler.
Düşman subayı çok memnun olmuş bu rehberlik(!) hizmetine..
Bu cesur ve yiğit iki genç; düşman askerlerini, “kestirme yolu tarif ediyoruz” bahanesiyle,kuş uçmaz, kervan geçmez, "Şıbılık" Vadisine götürürler.Büyük bir Vadi içinde tuzağa düştüklerini geç de olsa anlayan Yunan Komutan adeta çılgına döner. .Önlerinde ; asla geçit vermeyen görkemli Murat Dağlarıdan başka görünen bir şey yoktur..
Yunan komutan ve palikaryaları, bu iki Kahramanı hemen oracıkta
şehit ederler.Henüz bıyıkları bile terlememiş bu yiğitlerin fidan gibi bedenlerini,mavzerlerle delik-deşik ederler..
Cansız bedenleri Murat Dağından gelen, hafif serin bir rüzgârla adeta okşanıyor, sanki “meleklerin şefkatli elleri” onların üzerine uzanıyordu.
Mustafa Kemal Paşa'nın, Kahraman askerleri önünde, bozguna uğrayan düşman askerleri ; Şıbılık vadisinde bir kez daha perişan olurken; cephane yüklü,Silahlarla dolu kamyonları ve erzakları terk ederek,arkalarına bile bakmadan kaçıyorlardı..
Bozguncuların peşinde olan Askerlerimiz, Şıbılık Vadisine ulaştıklarında;
iki yiğidin henüz soğumamış cansız bedenleri ile karşılaşırlar..
Şıbılık Vadisinden kaçamayan yaralı bir Yunan askeri, olup-biteni Askerlerimize anlatır..
İşte bu Kahramanların destanı o günden beri,dilden dile dolaşır durur..
Saraycık halkı, bu iki Kahramanı asla unutmuyor, O yiğitlerin şanlı hikayesi, Çocuklara, torunlara gururla ve de gözlerden yaşlar süzülerek anlatılıyor..Bundan sonra gelecek nesillere de aynı şekilde intikal edeceğinden kimsenin şüphesi olmasın !
İhsan Tunçoğlu'nun; "Dünyada İlkler ve Sırlar Kenti: Kütahya” kitabında,yazarın bilgileri ve kendi yorumları ile bu gerçek kahramanlık hikayesi yer alıyor..
Tarihe altın harflerle adını yazdıran bu iki yiğit genç için, şükran ve minnet ifadesi olarak; bir anıt yapılmalıdır !
Saraycık Köyü'ne; gönül ister ki; görkemli muhteşem bir anıt yapılsın. Bu mümkün olmadığı takdirde mutlaka Mütevazı de olsa bir anıt yapılmalı ve devlet töreni ile açılmalıdır. Bu gün özgür ve bağımsız olarak yaşıyorsak; canlarını seve seve, feda ederek,gönüllü olarak şehadete yürüyen tüm Kahramanlara bir nebze de olsa şükran duygularımızı ifade etmek boynumuzun borcudur"
İlk etapta ,Valilik Makamı nezdinde girişimlerde bulunmak üzere;Köy Muhtarı ile hareket edilerek temaslarda bulunmak üzere planlama yapıldı.
Niyet halis olunca, Akıbet, güzel ve hayırlı olurmuş !