AĞZINDAN ÇIKANI EVREN DUYAR…
Yaratılmış olan canlı veya cansız, madde veya değil, insan veya hayvan kısacası gördüğümüz göremediğimiz her şeyin bir frekansı ve titreşimi vardır. Bu titreşim sayesinde varlıklarını ve etkilerini duyururlar. Bu titreşim büyüyerek evrende yankılanır. Önce misal aleminde gerçekleşir sonra da dünyaya tezahür eder.
Ağzımızdan çıkan her söz de diğer her şey gibi evrende yankılanır ve ulaşması gereken makama ulaşır. İşte tam da bu noktada yaratım başlar. Dualar, dilekler, istekler, pozitiflikler ya da beddualar, ahlar, negatiflikler… Varması gereken yere gider ve bize cevap olarak geri döner. Bu nedenledir ki ağzımızdan çıkan her bir kelime çok kıymetlidir. Büyüklerimiz de bunu bildikleri için beddua edildiğinde dönüp dolaşıp bize geri geldiğini söylemişlerdir. Yapılan pek çok araştırma da bunu destekler niteliktedir.
Frekans olarak pozitif alanda titreşen insanlar, çevrelerine de pozitif insanlar çekeceklerdir. Tabi ki tam tersi durum içinde zıttı söz konusudur. Şimdi şöyle bir düşünün… Güne enerjiniz düşük başladınız ve aksilikler üst üste geldi. Bunun üzerine sizde söylendiniz. Sonuçta belli bir süre sonra işler daha da sinir bozucu bir hal almıyor mu? İşte bu tam da sizin yaydığınız titreşimden ve ağzınızdan çıkan olumsuz cümlelerden kaynaklı artarak, çoğalarak, size dönüş yapıyor. Hepimiz her gün güne müthiş başlayamayabiliriz. Ancak yapılan araştırmalar hayal ve gerçeği beynin ayırt edemediğini kanıtlamıştır. Bu da sizin avantaja çevireceğiniz bir alan açmaktadır. Diyelim ki sabah uyandınız ve güne kötü başladınız. Söylenmek veya ahlanıp vahlanmak yerine bugüne sevgiyle başlamayı seçtiğinizi söyleyerek birkaç kısa dakika nefes alış verişlerinizi düzenlerseniz güne ilk başladığınız ana göre daha iyi bir duruma geçersiniz. Yine günün devamında sizi mutlu edecek bir müzik dinlemek, kendinize olumlu telkinler vermek bu negatif alandan çıkmanızda yardımcı olacaktır.
Frekans her yaratılanda olduğu için özellikle Dr. Emoto ‘nun su kristalleri üzerinde yaptığı araştırmalar sonucu suyun hafızası olduğu bilgisine ulaşılmıştır. Aynı kaynaktan alınmış olan sudan farklı mikroskop camlarına birer damla damlatılmış ve her bir damlaya farklı sıfatlarla sözler söylenmiş. İyi sözler sözlenen damlaların su kristalleri güzelleşirken, kötü sözler söylenen kristallerinde yapılarında bozulmalar olduğu tespit edilmiştir. Hatta kar yağarken hiç dikkat ettiniz mi? Etrafta bir sessizlik vardır. Çünkü kar tanelerinin ana maddesi su olduğu için kayıt yapmaktadır. İnsan vücudununsa 2 / 3 ‘ünün su moleküllerinden oluştuğu gerçeği düşünülünce aslında hepimiz birbirimizi etkileyen varlıklarız. Bunun anlamı kısaca şudur: Negatifliklerimiz veya pozitif yapımız etrafımıza yayılarak çevremizdekileri de etkilemektedir.
Yıllardır pek çoğumuz şifa için bildiğimiz, güvendiğimiz, sure okumasını bilen kişilerden suya okumasını istemişizdir. Tam da bu mantıkla aynı olan düşünce tarzıyla biz de sularımıza güzel olumlamalar fısıldayarak frekansımızı artırabiliriz. Yani suyun kayıt etme özelliğini kendi frekansımızı artırmak için kullanabiliriz. Hatta içtiğiniz sulara gül yaprağı atarak da bu frekansı daha da güçlendirmeniz mümkün. Peygamber efendimiz zamanında hafız olmak isteyen çocukların sularına gül yaprağı koyarlarmış ki hafızaları kuvvetlensin, ezberleri kolay olsun diye. Güzel sözler söylediğiniz suyunuzun içine sizde birkaç yaprak su koyarak tüketebilirsiniz.
Güzel düşünelim, güzel davranalım, güzel görelim, güzel sözler söyleyelim ki, güzellikler de bizi bulsun. Daima güzelliklerle karşılaşmanız dileğiyle…